Harry Potter ve Felsefe Taşı
Orijinal ismi: Harry Potter and the Philisopher's Stone
Yazar: J.K. Rowling
Çeviren:Ülkü Tamer
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Kapak tasarımı: Mary GrandPré
Tür: Fantastik
Seri: İlk kitap
Sayfa sayısı: 353
Arka kapak yazısı: Harry Potter sıradan bir çocuk olduğunu sanırken, bir baykuşun getirdiği mektuplarla hayatı değişir: Başvurmadığı halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na kabul edilmiştir. Burada birbirinden ilginç dersler alır, iki arkadaşıyla birlikte maceradan maceraya koşar. Yaşayarak öğrendikleri sayesinde küçük yaşta becerikli bir büyücü olup çıkar.
J. K. Rowling'in zengin düşgücü, onu bebeğiyle yalnız yaşayan sıradan bir anneden, kitapları dünyada 100 milyondan fazla satan, 40'tan fazla dile çevrilen parlak bir yazara dönüştürdü. Kitapların artık "sanal" ortamda okunmaya başladığı bir çağda, Harry Potter genç kuşağı "gerçek" bir kitabın sayfaları arasında yepyeni bir dünyayı keşfetmenin heyecanıyla tanıştırdı.
Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın sinemaya uyarlanması bu heyecanı daha da artırdı.
Harry Potter'ın baş döndürücü "büyülü" dünyasına adım atmadan önce kemerlerinizi bağlayın!
Kapak Tasarımı: Bir kitap alırken en ilgi çekici yanlardan biri ona elimizi uzatmamızı sağlayan kapak tasarımıdır. Bu nedenle eleştirilerimi yaparken kapak tasarımlarından da bahsetmenin doğru olduğunu düşünüyorum.
Harry Potter ve Felsefe Taşı'na gelince, ben kitaplarda daha çok kendine özgü bir çizgiye sahip tasarımcıların çizimleriyle renklendirilmiş kapakları seviyorum. Fotografik kapaklar günümüzde birçok kitapta daha fazla tercih ediliyor olsa da çizgilerle renklendirilmiş kitaplar benim açımdan daha ilgi çekici; özellikle de Fantastik türdeki kitaplarda.
Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın da işte böyle kendine has bir kapak tasarımı var, oldum olası bu klasik çizimler hoşuma gitmiştir. Doğrusu dört dörtlük bir tasarıma sahip olduğunu düşünüyorum. Aslında
Harry Potter Serisi farklı kapaklarda da piyasaya sürülmüş durumda ama ben ülkemizde de piyasaya sürülen yukarıda resmi bulunan kitaba sahibim ve yorumumu tamamen onun üzerinden yapıyorum.
Yorumum: Harry Potter Serisi'nin ilk kitabı ülkemizde ilk çıktığı zamanda bu kitabı edinmiş bir solukta okumuştum ve sabırsızlıkla diğer kitapların çıkmasını beklemiştim. Daha sonra ikinci ve üçüncü kitapları da edindim ve bir solukta okudum ancak daha sonra devamını getiremedim. Şimdi Harry Potter hayranları nasıl olur diyecek, doğrusu hak veriyorum çünkü benim sonunu getirememem kesinlikle beğenmeme gibi bir nedenden değil daha çok araya giren başka kitaplar, daha sonra okurum, zaman çok gibi ertelemeler ve biraz da tembelliğim yüzünden oldu. İşte bu nedenle dünya Harry Potter fırtınası ile kasıp kavrulurken ben öyle uzaktan bakar oldum ve anca aklım başıma geldi; dur bi dakka dedim kendi kendime bu seriye tekrar başlayacaksın Güngör ve bu sefer sonunu getireceksin! İşte böyle, 1 hafta önce kitapçıya gittim, kitapları aldım(çünkü eskiler elimde değil) ve yeniden ilk kitabı okumaya başladım ve bugün bitirdim.
Harry Potter ve Felsefe Taşı dil olarak gayet sürükleyici ve hafif, aslında bir oturuşta okuyabiliyorsunuz, isterseniz 2 günde bile kitabı bitirebilirsiniz. Hikaye öyle güzel bir dille aktarılıyor ki okurken zaman kavramını yitiriyorsunuz, kafanızın içinde oluşan dünyadan başka hiçbir şeyi görmüyorsunuz. Benim için bir roman okurken en önemli şeylerden biri işte bu; zihnimde okuduğum dünyayı canlandırabilmek. Harry Potter'da bunu yapabilmek çok kolay, işte bu yüzden filmlerinden de hep uzak durdum, en korktuğum şeylerden biri de zihnimde canlandırdığım o dünyanın birdenbire yıkılıvermesi, bu gerçekten çok üzer beni.
Karakterlere gelecek olursak, ilk kitap bize karakterler hakkında kesin yargılarda bulunmamıza olanak tanıyor, iyi ve kötünün devamlı sorgulandığı romanda karakterleri de buna göre ayırmaya başlıyoruz. Sanırım bu açıdan benim gibi birçok kişiyi de yanıltan en önemli karakter Snape olmuştur=) İşte tam burada kitabın sonunda Quirrell'in sözleri geliyor aklıma, "İyiyle kötü diye birşey yoktur, güç vardır sadece..." Bana
Star Wars'u hatırlatan bu cümle çok hoşuma gidiyor, gerçekten üzerinde düşünülmeli iyi ve kötü kesin çizgilerle ayrılabilir mi diye=)
Quirrell demişken, aslında kitabın başından beri onda birşeyler olduğu belli ama Snape yanıltmacası onun tabii ki Voldemort'la olan bağlantısını anlayabilmemizi engelliyor. Snape bütün şüpheleri üstünde topladığından, Quirrell titrek, korkak bir profesör olmaktan öteye gidemiyor. Yine de o sarıktan ne çıkacağı büyük bir merak konusuydu benim için=))
Harry'nin arkadaşları Ron ve Hermione iyi bir üçlü oluştururken, gelecek kitaplarda bu üçlü arasında birşeyler olma ihtimali üzerinde gidip gelmekteyim=) Tamam ben de spoiler mağduru olmamak için direnenlerdenim ama sanırım şu filmler yüzünden bir kaç kare gördüm, neyse bu yorumlar için daha çok erken=))
Malfoy'a gelince aslında onun ezik bir karakter olduğunu düşünüyorum, şöyle güçlü bir tarafını görmedik hikaye boyunca ancak ben gelecek kitaplarda onunla ilgili daha önemli şeyler olabileceği ihtimaline eğırlık veriyorum. Bu açıdan kitabın başında ve sonunda sesini duyduğumuz Ginny de büyük bir merak konusu benim için =))
Romanın en hoşuma giden kısmı gerilimin iyi ayarlanmış olmasıydı, örneğin ifrit binaya girdiği zaman Harry, Ron ve Hermione gibi açıkçası benim de yüreğim ağzımdaydı=)) Bir de en önemlisi geçmişte olanlarla gelecekte olacaklar arasındaki bağlantının iyi kurulmuş olması yazarın zekâsını gösterir nitelikte; Ron'un satrançta iyi olması gibi. Bu ve bu gibi küçük ayrıntılar romanı zevkle okunur kılan etmenler.
Şimdi serinin ikinci kitabına başlamak için sabırsızlanıyorum doğrusu.
Puanlama: