yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31.03.2013

28.03.2013

Yazıyorum, yazıyorsun, yazıyorlar...

Bu sene aldığım kararlardan biri "yazmaya" daha fazla vakit ayırmak, hatta Kasım ayında NaNoWriMo'ya da katılmayı düşünüyorum, bu benim için büyük bir fırsat ve faydalı bir etkinlik olacak. NaNoWriMo hakkında bilgisi olmayanlar için kısa bir bilgi verecek olursak; bu her sene  Kasım ayında düzenlenen ve bir ay süren bir yazma etkinliği, hatta açılımı National Novel Writing Month (1 - 30 Kasım) daha fazla bilgi için: http://www.nanowrimo.org/.

Bir edebiyat mezunu ve kitap tutkunu biri olarak tabii ki en sevdiğim şeylerden biri yazmak. Ama yazmak eline kalemi almak kadar kolay bir şey değil. Yıllarca okuduğum bir çok kitap, özellikle de öğrenimim sırasında okuduklarım, incelediğim eserler ufkumu açmakla kalmadı aynı zamanda "yazma"nın düünceleri kaleme almanın ne kadar zor olduğunu gösterdi.

Ben yazmanın çok fazla okuma ve pratik gerektirdiğine inanıyorum. Tabii ki sevdiğim türlerde kitap okumak kadar yazma teknikleri ve öğretileri üzerine de yazınlar okumayı seviyorum. Bu türde çok faydalı gördüğüm kitaplar var ama aynı zamanda internette de çok başarılı siteler ve bloglar var, bunları takip etmek keyifli olduğu kadar faydalı da.

Tabi ki bu alanda başarılı olabilmek için de "vakit" büyük bir önem taşıyor. Hayat meşgaleleri çoğu zaman yapmak istediklerimizden alıkoyuyor bizi, ben hem çalıştığım hem de evli olduğum için ilgilenmem gereken birçok uğraş oluyor hayatımda. Tabii ki bu uğraşlar hayatımızda önemli bir yere sahip ama "vakit" her ne kadar önemli bir zorluk olsa da birçok zaman başarmak istediklerimiz için aslında yarattığımız en önemli bahanelerden biri o. Bahane yaratmak kolay ama eyleme geçmek zordur. "Procrastination" bu bağlamda sevdiğim bir kelime, "oyalama, erteleme, geciktirme" diyebiliriz tam olarak.

Sonuç olarak, başarmak istemek yetmiyor eyleme geçmek lazım =) Bir yerden başlamak, ilerleme kaydetmek için önemli. Ben de buna inanarak kendi vaktimi yaratacağım, yazmaya, bol bol yazmaya devam edeceğim =)

Bu arada ne yazık ki benim okuduğum bölümden (ya da benzeri bölümlerden) mezun olanlar ya da yazmak, yazar olmak isteyenler için de (belki de başka mesleklerde de olduğu gibi) birçok fırsat İstanbul'da. Yazma atölyeleri, yaratıcı yazarlık kursları, editoryal meslekler, yayınevleri ve daha nicesi için İstanbul her zaman merkezi bir nokta. Bu da ülkemizin önemli bir sorunu. Farklı bazı büyük şehirlerde de benzeri fırsatlar olabilir ancak ne yazık ki merkez olarak İstanbul diyebiliriz. Ben eğitimimi İstanbul'da aldığım ve bir dönem orada yaşadığım için de bu farkı gözlemleyebiliyorum. Aslında bu konuda yazılacak, söylenecek çok şey var ama konu dışına çok çıkmadan, dilerdim ki eşit iş ve eğitim fırsatları herkes için olsun ama olmasa da bu da bir engel değil, her zaman çalışmak, çaba göstermek bence çok daha önemli ;)

Blogumu takip eden birçok kitapkurdu eminim benim gibi yazma tutkusuna sahiptir, kimi zaman kendimiz için yazmak, kimi zaman da başkalarının yazdıklarımızı sevmesini istemek güzel bir duygu. Başarmaksa, o kadar zor olmasa gerek ;)


6.01.2012

Kitaplıklar

Pinterest'te "Bookshelves" başlığı altında gezerken birkaç tanesini sizinle de paylaşmak geldi içimden, hepsi çok tatlı öyle değil mi?


Bu raflar IKEA'danmış, ne kadar güzel bir kitaplık fikri!


Evet böyle bir kitaplığım olmalı!


Çok tatlı, cam kapaklı, renkli bir kitaplık=)


Bu koltuklar bana kendi evimi çağrıştırdı, çok sıcak bir ortam=)

Diğer resimlere bakmak isterseniz: http://pinterest.com/alainabuzas/bookshelves/

8.09.2011

Ne Okuyorum?


Uzun zamandır kitaplığımda ama ben daha yeni başlıyorum seriye=) Çok umutluyum bakalım sevecek miyim=))


Aradım, taradım ve buldum; bu kitabı okumayı öyle istiyorum ki sonunda elime alıp başlayabildim, çok mutluyum=)


30.12.2010

İlk Görüşte Aşk

Orijinal ismi: Boy Meets Girl
Yazar: Meg Cabot
Çeviren: Süeda Çavuşoğlu
Yayınevi: epsilon
Tür: Romantik Komedi
Sayfa sayısı:408

Arka Kapak Yazısı:  New York'un en büyük gazetelerinden birinde İnsan Kaynakları servisinin sevilen personeli Kate, kendi halinde, iyi niyetli ve güzel bir genç kızdır. Üniversiteden yeni mezun olan Kate, idealist bir tavırla olaylara yaklaşarak her zaman hayattaki en önemli şeyin insanlara yardım etmek olduğunu düşünür. Ancak hayat, üniversite sıralarındaki kadar masum değildir. Dışarıda hırs, kötü niyet, rekabet ve yıpranmak da hayata dâhildir.

Amy ise Kate'in bu saflığından yararlanmak isteyen fırsatçı bir kadın olarak ailesini bile Kate ile kıyaslamaya başlar. Evlenmek istediği kişiyi de kandırmakta usta olan Amy'nin hayata karşı yaşadığı bu hoşnutsuzluğunu ortaya çıkarmaya çalışan Kate, içinden çıkamayacağı bir oyunun içinde bulur kendisini...

Kapak Tasarımı: Orjinal yurtdışı yayınının kitap kapağına göre epsilon çok daha harika bir kitap kapağı seçmiş. Zaten bu kitabı ilk gördüğümde kapağından etkilenmiş ve evet bu benim seveceğim türde bir kitap diye de düşünmüştüm, açıkçası epsilon yanıltmadı beni.

Yorumum: İlk Görüşte Aşk Meg Cabot'ın "Boy" serisinin bir parçası ancak ben daha önce başka bir kitabını okumamıştım, duyduğuma göre bundan bir önceki kitabı "The Boy Next Door" epey meşhurmuş. Doğrusu bu kitabı okuduktan sonra diğer kitaplarını da kesinlikle edinmem gerektiğini düşündüm. Bu kitaba gelecek olursak, arka kapak yazısından da okuduğunuz üzere kitap Kate Mackenzi'in hikayesini anlatıyor bizlere ancak bunu çok farklı bir yapıda ve dilde yapıyor. Kitap tamamen e-posta yazışmaları, online yazışmalar, mektuplar, günlükler, notlar..vb. yollarla ilerliyor. Öyleki kitaptaki bazı notlar yemek tarifleri de içeriyor; dillere destan ahçı Ida'nın yemek tariflerini cidden denemeyi düşünüyorum=)

Ben kitabı elime aldığım andan itibaren bırakmakta çok zorlandım açıkçası, çok keyifli ve eğlenceli bir romantik komedi bu. Kitap farklı bir yapıda ilerlemesine rağmen karakterlere alışmak ve konuya kendinizi kaptırmak hiç de zor olmuyor. Bu türü sevenlere kesinlikle tavsiye ederim.

Puanım:



26.12.2010

Bir Dolap Kitap



http://www.birdolapkitap.com/ içinde saatlerce kendinizi kaybedeceğiniz, çok başarılı yazıların paylaşıldığı, çocuklara kitap projelerinin yapıldığı... şahane bir site. "Bir Dolap Kitap"la ilgili yazma nedenim aslında bugün facebookta paylaştıkları bir blog yazısı; Yazarlardan Banu bizlerle "Çocuğunuza Kitap Seçmenin Püf noktaları"nı paylaşmış. Bu gerçekten çok önemli bir konu, benim de zaman zaman zihnimi kurcalıyor. Yazı benim gibi eğitmenler, anne babalar veya gelecekte çocuğu olabilecek herkes için çok faydalı ve önemli bir yazı. Mutlaka göz atın derim;)

5.12.2010

Okumayı Düşündüklerim...

Sizlerle bugün kitabevlerinin sitelerinde gezerken seçtiğim ve okumayı düşündüğüm birkaç kitabı paylaşacağım. Seçtiğim kitapların hem gençlere hem de yetişkinlere hitap edecek türde kitaplar olduğunu düşünüyorum çünkü bu fantastik kitapların olay örgüsü her iki kesimin de ilgisini çekecek yönde.

Ürperti
Yazar: Maggie Stiefvater
Sayfa Sayısı: 406
Baskı Yılı: 2010

Arka Kapak: Bir Kurtadama aşık Olur Musunuz? Ürpereceksiniz...

Grace henüz küçük bir kızken kurtlar tarafından ısırılır. Fakat gri bir kurt Grace'i son anda kurtarır. Grace iyileşir ama kurtarıcısını unutmaz ve altı yıl boyunca, evlerinin arkasındaki ormanda onu izler. Aralarında büyülü bir bağ vardır, sarı gözlü kurdu görmeden yaşayamaz.

Sam'in iki yaşamı vardır: Kışları dondurucu ormanda, sürüsünün koruyuculuğunu yapan cesur bir kurt; yazları kitapçıda çalışan genç bir adam... ta ki soğuk onu tekrar bir kurda dönüştürene kadar.

Artık lise öğrencisi olan Grace sarı gözlü bir gençle tanışır. Bu genç adam onu yıllar önce ölümden kurtaran kurttur. Ancak kış yakındır. Sam, Grace'i ve hayatını kaybetme riskine rağmen insan kalmak için savaşacaktır.

40 ülkede yayımlanan Ürperti, ABA (Amerika Yayıncılar Derneği), New York Times, USA Today ve Amazon.com'un "çok satanlar listesinde"; Publishers Weekly, Glamour's, ALA (Amerika Kütüphaneler Birliği) ve Barnes & Noble'ın "En iyi gençlik kitapları" listesinde yer aldı. 2010 Midwest, SIBA 2010 ve CBC En İyi Gençlik Kitabı Ödülü'nü kazandı. Warner Bros, tarafından film hakları satın alındı.

"Ürperti büyülü bir aşk hikâyesi, sürükleyici bir macera ve insanla kurt arasındaki benzerliklerden yola çıkan eşsiz bir gerilim."
-Sunday Telegraph-

"Eğer Alacakaranlık hayranıysanız, Ürperti'ye de bayılacaksınız. Ustaca yazılmış ve iki ana karakterin gözlerinden sırayla anlatılmış kusursuz bir ilk roman."
-The Observer-

"Stiefvater kurtadamların, çok satanlar kahramanı vampirlerden çok daha seksi olduğunu hatırlatıyor."
-Booklist-

"Genç vampirlerin romantizminden sıkıldıysanız, Maggie Stiefvater'in Ürperti'si çok iyi bir seçim olacak. Fakat unutmayın Ürperti, Alacakaranlık'tan çok Zaman Yolcusu'nun Karısı'yla benzeşiyor. Kitap gerçekten de doğaüstü gerilimi klişelerden uzak yepyeni bir anlatımla sunuyor."
-Sunday Telegraph-

Montague Amca'nın Dehşet Hikayeleri

Yazar: Chris Priestley
Çevirmen: Zeynep Alpaslan
Sayfa Sayısı: 224

Arka Kapak: Edgar'ın amcası ormanın derinliklerindeki bir evde oturuyor. Edgar, ormandan geçerken köy çocuklarının ağaçların arkasına gizlenip onu izlediğinden emin, ama ne olursa olsun korktuğunu belli etmemeye kararlı.

Bir gün, Edgar'ın amcası ona bir dizi tüyler ürpertici hikâye anlatıyor. Üstelik, bütün bu hikayelerin gerçek olduğuna dair kanıtları da var: Küçük bir bez bebek, altın yaldızlı bir çerçeve, pirinçten yapılmış eski bir teleskop… Acaba Montegue Amca bütün bu lanetli eşyaları nasıl bir araya getirdi?

Fakat bu soruya cevap arayacak zaman yok. Edgar, karanlık bastırmadan önce ormandan geçip eve dönmek zorunda… ama belki de aradığı cevapları orada, ormanda bulacak.

Montague Amca'nın kendi hikâyesinin, tüm zamanların en şaşırtıcı ve en korkunç hikâyesi olduğunu keşfettiğinizde tüyleriniz diken diken olacak… 


100 Dolap
Yazar: N. D. Wilson

Sayfa Sayısı : 232

Arka Kapak: Hem ilkgençlik çağı çocukları için hem de yetişkinler için olağanüstü fantastik bir serüven…

12 yaşındaki Henry York, teyzesi ve eniştesinin evinde, üç kuziniyle birlikte kalmaktadır. Bir gece tavan arasındaki odasında uyumak üzereyken başucundaki duvarda bir takırtı duyar. Ertesi gece de aynı yerden kafasına bir sıva parçasının düşmesiyle uyanır. Sıvanın koptuğu yerde topuz biçimli iki çıkıntının belirdiğini ve bunlardan birinin yavaşça döndüğünü fark eder.

Henry, duvarın sıvasını kazıyınca hepsi çeşitli büyüklük ve biçimde doksan dokuz dolap kapağı keşfeder. Bir tanesinden yağan yağmur sesini duyar. Bir başkasında ışıklı bir oda ve ileri geri gezinen bir adam görür. Henry ve kuzeni Henrietta çok geçmeden bu kapakların başka dünyalara açılan kapılar olduğunu keşfedeceklerdir.

100 Dolap, N. D. Wilson’ın özgün bir kurguyla yarattığı fantastik serüven dizisinin ilk kitabı...  




28.11.2010

Görsel Kitap Tanıtımı: Book Trailer

Bir kitap tanıtım metodu olarak video kullanımı, günümüzde internet gibi yaygın görsel iletişim mekanında bir çok yayıncının, yazarın tercihi. Okuyucunun ilgisini çekmek ve kitap alımını sağlamak amacıyla yazıları görselleştirerek hazırlanan bu reklamlar aynen bir film tanıtım videosunda olduğu gibi heyecanla kitabın çıkış tarihini beklemenize neden oluyor. Ülkemizde ne yazık ki yaygın bir tanıtım metodu değil bu ancak, yurt dışında özellikle tercih sebebi. Kendi adıma bunun iyi bir reklam metodu olmakla birlikte kitap okumaya teşvik açısından da çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Umarım yazarlarımız ve yayın evlerimiz bu yönde atılımlar yaparlar.

Bu blogda çeşitli kitap trailerlarını izlemeniz mümkün >> http://www.book-trailers.net/

Aşağıya örnek olarak beğendiğim bir kitap trailerını koyuyorum:



Sizinde beğendiğiniz kitap trailerları varsa "yorum" yazmayı unutmayın;)


21.11.2010

Ürkünç Susie ve Sorunlu Çocuklar İçin 13 Trajik Öykü

Orijinal ismi: Creepy Susie: And 13 Other Tragic Tales for Troubled Children
Yazar: Angus Oblong
Çeviren: Oya Yalçın
Yayınevi: Altı Kırkbeş Yayın
Kapak tasarımı: Erol Egemen
İllüstratör: Angus Oblong
Tür: Fantastik / Korku / Mizah
Sayfa sayısı: 195

Arka kapak yazısı: Alacakaranlık Kuşağı'ndan bu çarpık öyküler kadar eğri - büğrü, şeytani, ve sapkınca gülünç bir kitap yapmış olurlardı. Yani eğer kendinizi çığlık atarken bulursanız telaşlanmayın... tabii kahkahadan... öleceğiniz güne kadar... Ki çok yakın olabilir...

Anneniz size bu hikayeleri asla anlatmadı.
Sizi korkutmak istemedi çünkü.
Ama Altıkırkbeş sizin anneniz değil.


Kapak Tasarımı:  Kapak tasarımı içerikle uyumlu, yeterli derecede karanlık, Ürkünç Susie ile gizemli ve elinize alıp bir anda okuma isteği uyandırır türden.


Yorumum: Ürkünç Susie ve Sorunlu Çocuklar İçin 13 Trajik Öykü Altı Kırkbeş Yayın'larından okuduğum ikinci kitap. Diğeri Tom Baker'ın Domuzları Tekmeleyen Çocuk kitabıydı. Genellikle yayınevleri ile çıkardıkları kitaplar arasında bir bağlantı görüyorum ben ve kimi zaman yayınevi bana güven veriyor, o kitabı elime aldığım anda onun benim olacağını hissediyorum. "Altı Kırkbeş Yayın" ismini görmek de bana aynı güveni veriyor, çıkardıkları kitapların hepsini okuma isteği uyandırıyor içimde. Domuzları Tekmeleyen Çocuk kitabından sonra Ürkünç Susie ve Sorunlu Çocuklar İçin 13 Trajik Öykü'de de kitabı elime alır almaz seveceğim birşeyler olacağını hissettim. Nitekim kitabı elime alıp sayfalarına şöyle bir bakmamla onu almam bir oldu.


Ürkünç Susie ve Sorunlu Çocuklar İçin 13 Trajik Öykü tahmin edeceğiniz üzere bir çocuk kitabı değil=) her ne kadar kapağından öyle olabileceği düşünülse de yayınevinin tarzını bilenler zaten olmadığını hemen anlayacaklardır. Kitabın içinde aslında 15 tane öykü var, bu öykülerin hepsi resimlerle zenginleştirilmiş ve her sayfada 1 cümle  şeklinde yazılmış kısa öyküler. Yalnızca bir tanesi (Dick & Muffy) yazısız, resmedilmiş bir hikaye. O kadar sade ve aynı zamanda zengin bir kitap ki bir oturuşta okuyup bitirebileceğiniz kadar da sürükleyici. Doğrusu çok uzun sürmüyor en fazla 20dk yeterli kitabı bitirmek için.

Hikayeler fantastik korku türünde ancak kitabın mizah yanını da unutmamak gerek. Çoğu hikaye çocuklar hakkında, bir kısmı büyükler ve bir kısmı da bir köpekle ilgili. Kitapta işlenen temalardan bazıları cinayet, yamyamlık, cinsellik. İşlenen konular öyle bir mizahi dille ele alınmış ki en olmayacak durumda gülmekten kendinizi alamıyorsunuz. En önemlisi de tabii bu hikayelerin nası resmedildiği, illüstratör Angus Oblong'un hikayelerle resimler arasında kurduğu müthiş bağ gözden kaçmıyor.


Son olarak kitabın sonunda Angus Oblong hakkında yazılanları da okumadan kesinlikle geçmeyin derim;)


Puanlama: 


20.11.2010

Harry Potter ve Felsefe Taşı

Harry Potter ve Felsefe Taşı

Orijinal ismi: Harry Potter and the Philisopher's Stone
Yazar: J.K. Rowling
Çeviren:Ülkü Tamer
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Kapak tasarımı: Mary GrandPré
Tür: Fantastik
Seri: İlk kitap
Sayfa sayısı: 353

Arka kapak yazısı: Harry Potter sıradan bir çocuk olduğunu sanırken, bir baykuşun getirdiği mektuplarla hayatı değişir: Başvurmadığı halde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na kabul edilmiştir. Burada birbirinden ilginç dersler alır, iki arkadaşıyla birlikte maceradan maceraya koşar. Yaşayarak öğrendikleri sayesinde küçük yaşta becerikli bir büyücü olup çıkar.
J. K. Rowling'in zengin düşgücü, onu bebeğiyle yalnız yaşayan sıradan bir anneden, kitapları dünyada 100 milyondan fazla satan, 40'tan fazla dile çevrilen parlak bir yazara dönüştürdü. Kitapların artık "sanal" ortamda okunmaya başladığı bir çağda, Harry Potter genç kuşağı "gerçek" bir kitabın sayfaları arasında yepyeni bir dünyayı keşfetmenin heyecanıyla tanıştırdı.Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın sinemaya uyarlanması bu heyecanı daha da artırdı.
Harry Potter'ın baş döndürücü "büyülü" dünyasına adım atmadan önce kemerlerinizi bağlayın!

Kapak Tasarımı: Bir kitap alırken en ilgi çekici yanlardan biri ona elimizi uzatmamızı sağlayan kapak tasarımıdır. Bu nedenle eleştirilerimi yaparken kapak tasarımlarından da bahsetmenin doğru olduğunu düşünüyorum. Harry Potter ve Felsefe Taşı'na gelince, ben kitaplarda daha çok kendine özgü bir çizgiye sahip tasarımcıların çizimleriyle renklendirilmiş kapakları seviyorum. Fotografik kapaklar günümüzde birçok kitapta daha fazla tercih ediliyor olsa da çizgilerle renklendirilmiş kitaplar benim açımdan daha ilgi çekici; özellikle de Fantastik türdeki kitaplarda. Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın da işte böyle kendine has bir kapak tasarımı var, oldum olası bu klasik çizimler hoşuma gitmiştir. Doğrusu dört dörtlük bir tasarıma sahip olduğunu düşünüyorum. Aslında Harry Potter Serisi farklı kapaklarda da piyasaya sürülmüş durumda ama ben ülkemizde de piyasaya sürülen yukarıda resmi bulunan kitaba sahibim ve yorumumu tamamen onun üzerinden yapıyorum.

Yorumum: Harry Potter Serisi'nin ilk kitabı ülkemizde ilk çıktığı zamanda bu kitabı edinmiş bir solukta okumuştum ve sabırsızlıkla diğer kitapların çıkmasını beklemiştim. Daha sonra ikinci ve üçüncü kitapları da edindim ve bir solukta okudum ancak daha sonra devamını getiremedim. Şimdi Harry Potter hayranları nasıl olur diyecek, doğrusu hak veriyorum çünkü benim sonunu getirememem kesinlikle beğenmeme gibi bir nedenden değil daha çok araya giren başka kitaplar, daha sonra okurum, zaman çok gibi ertelemeler ve biraz da tembelliğim yüzünden oldu. İşte bu nedenle dünya Harry Potter fırtınası ile kasıp kavrulurken ben öyle uzaktan bakar oldum ve anca aklım başıma geldi; dur bi dakka dedim kendi kendime bu seriye tekrar başlayacaksın Güngör ve bu sefer sonunu getireceksin! İşte böyle, 1 hafta önce kitapçıya gittim, kitapları aldım(çünkü eskiler elimde değil) ve yeniden ilk kitabı okumaya başladım ve bugün bitirdim.  

Harry Potter ve Felsefe Taşı dil olarak gayet sürükleyici ve hafif, aslında bir oturuşta okuyabiliyorsunuz, isterseniz 2 günde bile kitabı bitirebilirsiniz. Hikaye öyle güzel bir dille aktarılıyor ki okurken zaman kavramını yitiriyorsunuz, kafanızın içinde oluşan dünyadan başka hiçbir şeyi görmüyorsunuz. Benim için bir roman okurken en önemli şeylerden biri işte bu; zihnimde okuduğum dünyayı canlandırabilmek. Harry Potter'da bunu yapabilmek çok kolay, işte bu yüzden filmlerinden de hep uzak durdum, en korktuğum şeylerden biri de zihnimde canlandırdığım o dünyanın birdenbire yıkılıvermesi, bu gerçekten çok üzer beni.

Karakterlere gelecek olursak, ilk kitap bize karakterler hakkında kesin yargılarda bulunmamıza olanak tanıyor, iyi ve kötünün devamlı sorgulandığı romanda karakterleri de buna göre ayırmaya başlıyoruz. Sanırım bu açıdan benim gibi birçok kişiyi de yanıltan en önemli karakter Snape olmuştur=) İşte tam burada kitabın sonunda Quirrell'in sözleri geliyor aklıma, "İyiyle kötü diye birşey yoktur, güç vardır sadece..." Bana Star Wars'u hatırlatan bu cümle çok hoşuma gidiyor, gerçekten üzerinde düşünülmeli iyi ve kötü kesin çizgilerle ayrılabilir mi diye=)

Quirrell demişken, aslında kitabın başından beri onda birşeyler olduğu belli ama Snape yanıltmacası onun tabii ki Voldemort'la olan bağlantısını anlayabilmemizi engelliyor. Snape bütün şüpheleri üstünde topladığından, Quirrell titrek, korkak bir profesör olmaktan öteye gidemiyor. Yine de o sarıktan ne çıkacağı büyük bir merak konusuydu benim için=))

Harry'nin arkadaşları Ron ve Hermione iyi bir üçlü oluştururken, gelecek kitaplarda bu üçlü arasında birşeyler olma ihtimali üzerinde gidip gelmekteyim=) Tamam ben de spoiler mağduru olmamak için direnenlerdenim ama sanırım şu filmler yüzünden bir kaç kare gördüm, neyse bu yorumlar için daha çok erken=))

Malfoy'a gelince aslında onun ezik bir karakter olduğunu düşünüyorum, şöyle güçlü bir tarafını görmedik hikaye boyunca ancak ben gelecek kitaplarda onunla ilgili daha önemli şeyler olabileceği ihtimaline eğırlık veriyorum. Bu açıdan kitabın başında ve sonunda sesini duyduğumuz Ginny de büyük bir merak konusu benim için =))

Romanın en hoşuma giden kısmı gerilimin iyi ayarlanmış olmasıydı, örneğin ifrit binaya girdiği zaman Harry, Ron ve Hermione gibi açıkçası benim de yüreğim ağzımdaydı=)) Bir de en önemlisi geçmişte olanlarla gelecekte olacaklar arasındaki bağlantının iyi kurulmuş olması yazarın zekâsını gösterir nitelikte; Ron'un satrançta iyi olması gibi. Bu ve bu gibi küçük ayrıntılar romanı zevkle okunur kılan etmenler.

Şimdi serinin ikinci kitabına başlamak için sabırsızlanıyorum doğrusu.

Puanlama: