Bu akşam Brain Pickings'te "The Psychology of Writing and the Cognitive Science of the Perfect Daily Routine" isimli yazıyı okurken farkı çalışma ortamları üzerine düşündüm yine. Çalıştığımız ortamların motivasyonumuz üzerindeki etkisi tartışılmaz bir boyutta. Mesela ben sessiz, aydınlık ve mümkünse yalnız olduğum ortamlarda çok daha iyi bir konsantrasyona sahip oluyorum ve daha iyi çalışabiliyorum, hatta kendimi mutlu hissediyorum. Ne yazık ki ofis ortamları her zaman buna müsait olmuyor ve belki de benim bu durumum bir dezavantaj çünkü her ortamda aynı konsantrasyonu yakalayabilmeyi isterdim. Etrafındaki onca gürültüye rağmen işine iyi bir şekilde konsantre olabilen insanlara hayran kalmışımdır hep; ya da kulağında müzikle kendini ortamdan soyutlayanlara. Bir de tabii ki birlikte çalıştığı ortamda diğer arkadaşlarına saygı gösterenleri takdir ederim.
Sıcak havaların gelişine mutlu olma sebeplerimden biri de aslında kendimi daha iyi hissettiğim açık hava ortamlarında çalışabilme şansımın doğmuş olması. Güneş, çimler, çiçekler, çardak... vb. bütün bunlar bana kendimi daha iyi hissettiriyor. Tabii ki bu her zaman olmuyor, ya da uzun süreli olamıyor ama hiç değilse bir süre de olsa böyle keyifi bir ana sahip olmak insana kendini daha iyi hissettiriyor.
Çalışmak, okumak, yazmak, çizmek... vb. açık havada yapıldığında daha rahatlatıcı oluyor. Yalnızca yazın değil tabii ki, kışın da güzel, farklı yerler de çalışılabilir ama en güzeli bahar aylarında bence =)
Sanırım yağmur yağdığında bile böyle güzel ortamlar bulabiliriz çalışacak, okuyacak, yazıp, çizecek... Kapalı ortamlardan olabildiğince uzaklaşıp, fırsatımız olduğunda daha fazla temiz havayı ciğerlerimize dolduracağımız ortamlar bulup zihnimizi açmakta fayda var =)
Tabii bu güzel temiz alanlar daha fazla alışveriş merkeziyle donatılmadan önce...
Sevgiler.
Şok şanslısın! :) Bazen ofisteyken görüyorum instagramdaki fotoğraflarını içim gidiyor :).
YanıtlaSilKonsantrasyon konusunda ise insanın alışabildiğini düşünüyorum, tabi ki fark oluyor ama yine de idare edecek seviyeye ulaşıyor insan. Ben de tek başıma çalışabilirim, okul hayatım boyunca da ders çalışılan kütüphaneye sadece arkadaşlarımla sohbet etmek için gitmişimdir :). Ama işe başladığımda, bundan önce çalıştığım yer çok kalabalık bir açık ofisti, her taraf da camdı. Toplantı odalarının üç tarafı da camdı, duvara dönüp otursam arkamdan geçip gidenler dikkatimi dağıtıyordu, duvara sırtımı versem bu sefer de gelen geçeni izliyordum :). Bir şekilde alıştım ama canım sıkıldığı zaman etrafı izlemem kaçınılmaz tabi ki ama en azından kendimi çalışabilecek kadar soyutlamayı öğrenmiştim:).
Ben bir türlü alışamıyorum ne yazık ki =/ Ama bir yolunu bulacağım umarım =)
Silİşim icabı bilgisayarımı alıp internet bağlantısının olduğu her yerde çalışabiliyorum. Bu durum konsantre olmayı öğretti bana diyebilirim. Çünkü bazen çalışmama göre program yapmıyorum da programıma işimi uyduruyorum. Bu durumda da bulduğum fırsatları çalışarak değerlendirmem gerekiyor. Bu baskı ile kulaklığı takarak her yerde çalışmayı öğrendim. Ama hiç bir çalışma böyle huzurlu bir ortamdaki gibi keyifli olmayacaktır. :)
YanıtlaSilBen de bilgisayarımı alıp istediğim yerde çalışabilmeyi isterdim doğrusu =) Ama bir şekilde koşullara ayak uyduruyoruz tabii =)
SilBursa'mızın yeşilliği, bize verdiği huzur ve rahatlığı için çok şanslıyız bence.
YanıtlaSilDiğer şehirlere kıyasla biz yine de yazmak-okumak-dinlenmek için kolayca yeşil açık alanlar bulabiliyoruz.
Fotoğrafların çok güzeldi Güngör, teşekkür ederiz bu yazı için :)
Çok teşekkür ederim Zeynep'cim =) Çok haklısın en azından yeşil aanların fazlalığı çok büyük bir mutluluk sebebi ^o^ Sevgiler.
SilEvet şanslısınız yeşil alanlı yerler bulmak konusunda :) Tadını çıkarın.. Kocaman sevgiler...
YanıtlaSilGRİ LADY
Teşekkür ederim, sevgiler.
SilHer mevsimi severim, hepsinin ayri bir guzelligi var ama ilkbahar favori mevsimim; ne cok sicak, ne cok soguk, doganin buyuleyici uyanisi, ara ara yagan yagmur, hafif bahar esintileri, ohh miss :)
YanıtlaSilKeyifli calismalar ve sevgiler..