Dizi: Once Upon a Time

Dizi ilk başladığı sıralarda izlenecek o kadar çok şey vardı ki, izlesem mi izlemesem mi karar veremiyordum ancak çok yakın arkadaşlarımdan hep iyi yorumlar gelmeye başlayınca merak ettim ve konusunu da araştırmamla, "tamam, bu dizi tam bana göre" dedim. Böylelikle Once Upon a Time macerası başladı.

Eğer diziyi izlemediyseniz ya da  dizi hakkında hiçbir bilgi edinmek istemiyorsanız, devamını okumayın yani SPOILER uyarısı:



Özellikle fantastik kurguyu çok seven benim kaçırmamam gereken bir diziydi Once Upon a Time. Her bölüm farklı bir masal kahramanıyla ilgili ve onların bizim dünyamız ile kendi dünyaları arasındaki bağlantıları görmek çok keyifliydi. Dizi Regina'nın yani Pamuk Prenses'in üvey annesi Kötü Kraliçe'nin Pamuk Prenses'ten öç almak için bütün masal kahramanlarını modern zamana/günümüze Storybrooke kasabasına hapsolmasıyla başlıyor. Karakterler geçmişlerini hatırlamıyor, gerçek aşklarından ve sevdiklerinden uzak bir yaşam yaşıyorlar. Her bölümde farklı bir masal kahramanı ve onun hikayesi gözler önüne serilirken günümüz ile bağlantısını ve hangi karakterin hangi masal kahramanı olduğunu görmek inanılmaz keyifliydi.

Dizi daha çok Pamuk Prenses ve onun aşkı üzerine yoğunlaşsa da diğer karakterlerin sevdikleriyle yaşadıkları, acıları, umutsuzlukları da dikkat çekiyor ve dizinin ana temasını oluşturuyor. Benim favori karakterlerim Regine/Kötü Kraliçe ve Mr. gold/ Rumpelstiltskin olduğu için özellikle onların hikayelerini ve onların olduğu karaleri daha çok sevdim. (Yaşasın kötülük!) Diziyi izlerken özellikle onların hikayelerinde "Ne! Nasıl! Wow!" gibi sesler çok çıktı benden=D Kötü Kraliçe'nin dizinin sonlarına doğru aktarılan hikayesi ona olan sempatimi daha da artırdı=)

Diğer karakterlerden en sevdiğim ise Ruby/Red yani Kırmızı Başlıklı Kız. Onun hikayesi en merak ettiğim hikayeydi ve hem çok şaşırtıcı hem de tatmin ediciydi. Özellikle karakter için seçtikleri kızı çok beğeniyorum, inanılmaz güzel=) Onun ışında sevgili Rumpelstiltskin'in biricik aşkı Belle yani Güzel ve Çirkin'in güzeli ve onun hikayesi de çok güzeldi, göz yaşlarıma hakim olamadım. Göz yaşlarıma hakim olamadım deyince de aklıma tabii ki Avcı geliyor. Onun diziden ayrılışı tam bir ŞOK anıyıdı ama aynı zamanda gerekliydi de. Onu çok sevmiştim ama Kötü Kraliçe'nin öç alma anı da unutulmazdı=)

Diziyi izlerken şöyle olabilir şeklinde hep bir yorumum oldu ama dizi her seferinde beni şaşırtmayı başardı. Son bölümde Emma'nın olayları kavraması sanki bir anda oldu ve aceleye geldi gibi geldi bana ama Henry'nin durumu için son derece gerekliydi. Her şey olduktan sonra Rumpelstiltskin'in büyüsünün kasabaya yayıldığı o an yok mu, işte o müthişti (bu arada çevirmenin LOST göndermesi yapması ve Black Smoke'u çağrıştırması da paha biçilemez=)) ) Ama en müthişi herkes şaşkınlıkla donup kalmışken, Regina'nın yüzündeki o zafer gülümsemesi yok mu işte o paha biçilemez bir andı=)) Şimdi tekrar gücüne kavuşacakken o gülümsemesin de kim gülsün. İşte o an beni yeni sezon için en fazla sabırsızlandıran an oldu. Şimdi dizinin 2. Sezon'unun başlayacağı 30 Eylül'ü sabırsızlıkla beklemekteyim.

Ah bir de atlamak olmaz, dizinin açılış jeneriği kesinlikle şahane. O bölüm hangi masal kahramanını izleyeceğimize dair ipucunun yer aldığı karanlık ve gizemli açılış sekansları çok başarılı.

Bu arada izlemek istediğim ve izleyeceğim başka diziler de var ama çok merak ettiğim Grimm'i izlesem mi izlemesem mi karar veremiyorum. Çünkü aynı temaya sahip diziler ve izlerken sürekli karşılaştırma yapmak istemiyorum=/

Bu diziyi izlediğim için çok mutluyum, kesinlikle benim izlediğim en iyi diziler listemde yerini aldı ve yeni sezon için sabırsızlanıyorum.