Dünkü yazımda biliyorsunuz hem kişisel yani blogumla ilgili hem de kitap blogu/bloggerı kavramıyla ilgili bazı düşüncelerimi yazmıştım ama gelen yorumlardan bazı yerlerin yanlış anlaşıldığını gördüm ve bu duruma çok üzüldüm açıkçası.
Ben uzun zamandır dediğim gibi bloggerım ama sizler Renkli Kitap'ı 2010 yılından beri takip ediyorsunuz. Bu süreç içerisinde tabii ben de birçok şey deneyimledim/öğrendim. Blogum da birçok aşama kaydetti, değişikler geçirdi. Deneyim kazandıkça bloglar daha bir farklılaşıyor, sizinle birlikte şekilleniyor. Yine lafı fazla uzatmayayım, asıl eklemek istediklerime geleyim. Birçok okuyucuyla ama daha çok bloggerla tanıştım, inanılmaz sevdiğim kişiler var; tek tek sayarsam unutup, birilerini atlamak ayıp olur. Şöyle söyleyeyim bu kişilerin bir kısmı da kitap bloggerı ve pek sevdiğim bu insanların bir kısmı ilk blog turunun oluşma aşamasında benimle de iletişime geçmişlerdi ancak blogumda da dile getirdiğim üzere iş yoğunluğumdan ötürü bu turlarda yer almak istemeyen bir bloggerım. Bunun öncesinde ya da sonrasında yayınevlerinden kitap alan ve yorum yapan bir bloggerım. Şimdi net bir şekilde söylemek gerekirse; genç yetişkin edebiyat türünün ülkemizdeki en iyi temsilcisi olan DEX Yayınevi'nin en başından beri kendisinden kitap alan ama bütün bunları başka bloggerlardan özenenler (haklı olarak), dileyenler olabileceğini ama edinemeyebileceklerini düşündüğüm için saklamaya çalıştığım yine de tabii ki yayınevlerine her fırsatta teşekkürlerimi sunup diğer kitap bloggerları gibi adil yorumlar yapmaya çalışan bir kişiyim. Hatta dünkü yazımın hemen öncesinde yine DEX Yayınevi'ne sonsuz teşekkürlerimi sunup, zamansızlıktan kitapları vaktinde okuyamadığım ve başka kitap bloggerı arkadaşlarıma haksızlık olmaması için kendilerinden beni kitap gönderme listelerinden çıkartmalarını isteyen bir kişiyim. Bütün bunları yazmak bile beni utandırıyor, ama o kadar yanlış anlaşılmış ki yazılanlar "ben şuyum, ben buyum" diye şimdi cevap vermek durumunda kalıyorum. Biraz dikkat edilirse yazdıklarım (aslında uzun olan yazımın bir kısmı) "blog turları" düzenleyenler değil "haksız ya da yanlış yönlendiren" yorumlar yapanlarla ilgiliydi (kitap bloggerı olsun, olmasın...)--ki bu da beni olduğu kadar diğer başarılı kitap bloggerlarını ve tabii okuyucuları da rahatsız eder eminim. Kitap Blog Turları'yla ilgili net birşey yazmamıştım onu da ekleyeyim; ülkemizde bu tip çalışmalar yapılması ve bunu severek isteyerek başarılı bir şekilde yapan kitap bloglarının olması tabii ki beni de çok mutlu etmektedir.
Kısacası dile getirdiklerim uzun yıllar süren birikimlerimin ve gözlemlerimin beni rahatsız eden ya da mutsuz eden kısımlarıdır. O, bu, şu değil benim için önemli olan... sırasında yıllarca emek harcadığım blogumun (ki ismini bulmak bile benim için önemli bir emekti) her karışı taklit edildi, bunu bile sineye çekmiş bir insanım. Benim de emek harcadığım ve önem verdiğim bir işte (blogger/blogging/blog yazımı) kendi düşüncelerimi ve fikirlerimi yazmak hakkımdır diye düşünüyorum. Daha önce defalarca yazdım, herkes mutlu olduğu gibi yazsın/paylaşım yapsın ama "özgünlük" vurgusunu yapmam da ne yazık ki deneyimlerimin sonucuydu; sonuçta "intihal" hiçbir alanda ya da işte kabul edilemeyeceği gibi bana göre bloglarda da kabul edilmeli. Ama unutmayalım ki esinlenmek, ilham almak, kendince uyarlamak da başka kavramlardır.
Çok yoruldum, cidden. İnternet özgürlük ortamı tabii ki herkes aynı düşüncede olamaz, ama yanlış anlaşılmalar yoruyor beni.
Sevgiler, keyifli okumalar...